İstanbul’daki uzmanlar, şehre vuran 6.2 büyüklükteki depremden sonra ateşli bir tartışma içerisindedir. Prof. Dr. Celal Şengör ve Prof. Dr. Şener Üşimsoy bir polemikle çatıştı, ancak Prof.
Dr. Naci Görür, ifadelerinde aşağıdaki önemli noktaları kaydetti:
– Marmara Denizi’nde büyük bir deprem gerçekleşecek. Bir gün olacak. Bu bölgedeki gerilim hızlandı. Görüşler sonunda birleşecek.
– ‘Bence bu şekilde’ demek, görüş sayısını artırmaz. Sokaktaki insanlara depremler sorarsanız, 15 farklı görüş alacaksınız. Deprem biliminde, görüşler hakkında konuştuğunuzda, arkasında kimlik bilgileriyle bir araştırma var. Bilimin bir araştırma birimi vardır. Araştırmayı nasıl yürüttünüz, hangi yöntemleri kullandınız, hangi verileri topladınız? Bu verileri nasıl yorumladınız ve bir sonuca vardınız?
– Bu sonuçları uluslararası platformlarda tartışmadan ve bunları bilimsel dergilerde yayınlamadan, ‘Bence bu şekilde’ diyerek bir görüş değildir.
– Bence, tek bir görüş var. Marmara bölgesinde büyük bir deprem olacak. Bu son depremler büyük bir deprem olasılığını artırdı. Stres birikimi hata bölgesini derinleştirdi ve hızlandırdı. KUMBURGAZ arızası, 20 kilometre zaten kırılmış olan 40 ila 50 kilometreye sahip.
– At the point where this fault merges with the Adalar fault, there are 60 kilometers. There are not two different approaches. It is meaningless to present the unscientific focus and statements of the public as somethingNaci Görür, Türkiye’nin önde gelen jeologlarından biri olarak bilinmektedir. Son zamanlarda yaptığı İstanbul depremi uyarısıyla gündeme oturan Görür, tartışmalara son veren çarpıcı iddialarda bulundu.
Görür, yaptığı açıklamada İstanbul’un büyük bir depremle karşı karşıya olduğunu ve bu depremin yakın bir zamanda gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti. Jeolog, İstanbul’un Marmara Denizi’nde bulunan Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer aldığını ve bu fay hattının geçmişte de büyük depremlere neden olduğunu hatırlattı.
Görür, İstanbul’un son büyük depremi olan 1999 Gölcük depreminin ardından yapılan yapılaşmanın ve altyapı çalışmalarının yetersiz olduğunu ve bu nedenle şehrin bir sonraki büyük depreme hazır olmadığını ifade etti. Jeolog, İstanbul’da yaşayanların deprem riskine karşı hazırlıklı olmaları gerektiğini ve acil durum planlarını gözden geçirmeleri gerektiğini vurguladı.
Naci Görür’ün İstanbul depremi uyarısı, şehirdeki yetkililer ve uzmanlar arasında da tartışmalara neden oldu. Ancak Görür’ün uzmanlığı ve geçmişteki doğru tahminleri, bu uyarının ciddiye alınması gerektiğini göster
İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, uzmanlar arasında tartışmalara yol açtı. Prof. Dr. Celal Şengör ve Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’un karşı karşıya geldiği polemiklere, Prof. Dr. Naci Görür de katıldığı canlı yayında açıklık getirdi ve tartışmalara son noktayı koydu.
Prof. Dr. Naci Görür, Habertürk TV’de açıklamalarda bulundu.
Görür’ün açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
-Marmara denizinde büyük Marmara depremi olacaktır. Günün birinde olacaktır. Buradaki gerilim periyodunu biraz daha öne çekti. Gerilimde değişiklik meydana getirdi. Görüşler ne zaman iki, üç, dört olur.
-‘Ben böyle düşünüyorum’ demekle görüş çoğalmaz. Sokakta insanlara depremle ilgili soru sor, 15 görüş çıkar. Deprem biliminde görüş dediğinde, bir araştırma yaparsın, o araştırmanın künyesi vardır. Bilimin bir araştırma ünitesi vardır. Hangi yöntemlerle, nasıl yaptınız, hangi verileri topladınız? O verileri nasıl yorumladınız, sonuca vardınız?
-Bu sonuçları hangi uluslararası platformda tartıştınız ve hangi bilimsel dergilerde yayınladınız, bu konu ne kadar atıf aldı diye sorarlar. Bu olmadan ‘Ben böyle düşünüyorum’ demek görüş değildir.
-Benim nezdimde tek görüş vardır. Marmara’da büyük deprem olacaktır. Bu depremler büyük deprem olma olasılığını öne çekmiştir. Stres birikim alanını derinleştirmiş, çabuklaştırmıştır. Kumburgaz fayının kırılmamış 40 kilometresi hatta 50 kilometresi var. Kırılan 20 kilometrelik bir yer.
-Bu fayın birleştiği yerde Adalar yani 60 kilometre var. İki farklı yaklaşım yok. Milletin bilim dışı birtakım odaklanmalarını, söylemlerini bilimsel bir şey gibiymiş gibi söylemek anlamsız. Bilimsel araştırmalara bağlı olarak böyle görüş yok. Varsa denir ki, şu şu araştırmalara göre durum budur.
-1999 depreminden sonra Marmara denizi hiç bilinmeyen karanlık denizdi. Bilimsel araştırma yoktu. 8 tane uluslararası gemiyle binlerce kilometrelik jeofizik, jeolojik, sismik çalışmalar yaparak 2 tane insanlı 1 tane insansız denizaltı gemileriyle Marmara’nın tamamını haritalamak kaydıyla çalışmalar yaptık. Marmara’nın kuzey kolu, Kuzey Anadolu’nun kuzey kolu 160 kilometre.
-Biri Adalar’ın güneyinden geçen 65 kilometre Adalar fayı. Bu kırılırsa 6’lar mertebesinde deprem üretir. Kumburgaz kolu 75 kilometre. Yeşilköy ile Silivri açıklarına kadar uzanıyor. Bu kırılırsa en az 7.2 deprem üretir. Adalar kolu ile bu kol birleşirse o zaman 7,5 deprem beklenir. Tekirdağ fayı kırılmış dedik. Denizaltı resimledi, videolar çekti. Çok kırık taze duruyor. Daha yeni kırılmış alan gibi duruyor. 1776 yılında kırılmış olsaydı üzeri kapanır, belli ölçüde deforme olurdu. Bu 1912 Şarköy depreminde kırılmış dedik.
-Kumburgaz ve Adalar fayı için tekerrür fayı dolmuş. En son 1766’da kırılmış. Üstüste eklersen bugünlere gelirsin.
-Marmara’dan korkmamız nedeni 6 şiddetinde değildi. 1999’da Marmaray’a dikkat diyen biziz. 1999 depremi olduğu zaman Marmara’nın altı yüklendi dedik. Marmara’da açığa çıkan enerji Marmara’yı yükledi. 1912’de Şarköy depremi Marmara’nın altını yükledi. Bir tarafta Şarköy bir tarafta Kocaeli. İkisinin ortasında Marmara var, deprem var.
-Mutlak boşluk muhakkak dolar. Bunu rahatlıkla diyebiliyoruz. Marmara kırılmak zorundadır. Kendimizi aldatmayalım. İnsanım ölmesin istiyorum. Bilimsel doğruları söylemek zorundayız. Bunun karşısında görüş varsa gelsin koysun önüme verileri. Uluslararası yüksek dergilerden geçmiş olmalı ki, şapka çıkartayım. Bilimsel bir konuda görüş serdetmek böyle olmaz. Uluslararası ölçütü var.
-23 Nisan depreminde küçük deprem oldu, herkes rahatladı. ‘Hiçbir şey yıkılmadı’ dendi. Bizim beklediğimiz deprem bu değil. 3 milyona yakın takipçim var. Havayı alıyorum. İstanbul bölgesinde, Marmara denizinde beklediğimiz büyük deprem olursa kesinlikle bugünkü manzarayı görmeyeceğiz. Bir yıkım göreceğimiz kesin. İstanbul’daki ekonominin, büyük ölçüde üretimin duracağı kesin.
-Ekonomi, üretim durursa İstanbul oturur yerine, bütün Türkiye diz üstü çöker. Ne ekonomik ne siyasi bağımsızlığımız kalır. Bir İstanbul depremi olduğu zaman insanım ölmesin istiyorum. Can güvenliğimi istiyorum. Peki nasıl yapacağım? Benim İstanbulumu ve bütün kentlerimi deprem dirençli yapın. Büyük deprem olduğu zaman minimum hasarla bu depremi atlatsın. Biri Türkye’de 53 bin ölü biri Tayvan’da 13 ölü. O da tesadüfen ölü. Büyük deprem oluyor günlük yaşam değişmiyor. Nasıl deprem dirençli İstanbul’u yapabiliriz, bunu konuşmalıyız.
-Bilimin doğruları değişmez. Bilim net olarak söyler. İstanbul veya herhangi kenti deprem dirençli yaphmak istersen. Birincisi yönetimi deprem dirençli hale getireceksin, halkı, altyapıyı deprem dirençli hale getireceksin. Yapı stokunu, eko sistem ve çevreyi, ekonomiyi deprem dirençli yapacaksın. Yani 6 bileşeni deprem dirençli yapacaksın. Devlet bana yol, köprü, baraj, fabrika az yapsın.
-Zamanı gelince çoğaltırız. Önce can güvenliğimi sağlasın. Sayın Bahçeli de ‘beka meselesi depremdir’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanı ve bakanımız da öyle dedi. Bir Afet Bakanlığı kurulsun, Türkiye’nin bütün kentlerini deprem dirençli hale getirmeye soyunsun. 10 senede yapsın, 25 senede yapsın. Sadece İstanbul’u değil bütün Türkiye’yi 20 senede deprem dirençli rahat rahat yaparız. Havaalanı, yol, köprü az yapalım. Filan bütçeye 3 lira verirken depreme 5 lira verelim. Çoluk çocuğumuzun neslini garanti altına alalım.
-Marmara’da Bizans’ta, Osmanlı’da olmuş, şimdi de olacak. Benim neslim depremde ölmemeli. Tayvan, Amerika, Japonya, Hindistan, Çin, İtalyan başarmış.
-Biz unutacak olsak hükümet, devlet, belediye mekanizmayı kurup yavaş yavaş yapacak bu işi. Gücümüzün yettiği kadar yapacak, yavaş yavaş yapacak ama non stop yapacak. Depreme İstanbul’u veya bir kenti hazırlamak masa başında olmaz. Sokağa inin ve 24 saat çalışılmalı. Başlangıçta paraya pula ihtiyaç yok. Sokağa inip çalışmak var.
Japonya’da adamın başına tabanca dayasan, depremin aleyhine bir şey yaptıramazsın. Mümkün değil. Halkı eğitmek lazım.