Başkan ve AKP Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, PKK terör örgütünün fesih beyanında tartışmalı ‘Lozan’ açıklamalarına değindi. Erdoğan, “Bu gelişmelerin Lozan ile ilişkili olup olmadığı konusunda hiçbir konuşmamda herhangi bir ifade kullanmadım. Benden bir şey duymadım mı? Benden bir şey duydunuz mu? Halka açık veya dar kapsam toplantılarında böyle bir açıklama yapmadık. Bu, böyle bir şey düşünmedik. Bu, bunun korkusuz hindi ile ilgili bir şeyleri duymuyorlar. Zaten DIYARBAKIR’DAKİ YAPILDI. Yapı, rejim, bayrak, resmi dil hiç şüphe duymamalıdır, devletimiz kontrol altındadır. “
Silahsızlanma nasıl gerçekleşecek?
-Suriye’deki Şam Hükümeti ile anlaşmanın sonuçları dikkate alınacak mı? Silah bırakan ve bu silahları teslim eden teröristler sürecinde Bağdat ve Erbil idarelerinin rolleri ne olacak?
Kuruluşun feshi ve silahların teslim edilmesi konusundaki çalışma, eyaletimizin güvenlik birimleri tarafından yakından izleniyor. Komşu ülkelerdeki muadillerimizle, silahlı cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Ostman empirinin çöküşünü takiben modern gün Türkiye’nin sınırlarını tanımlayan Lozan Antlaşması hakkındaki açıklamalarıyla nasıl tartışmalara yol açtığı konusunda tartışmalar yapılıyor. Erdoğan’ın yorumları antlaşma ve Türkiye’nin ulusal kimliği ve dış politikası üzerindeki etkileri hakkında tartışmalar yaptı. Lausanne Antlaşması, Türkiye ve Müttefik güçler arasındaki yıllarca süren müzakerelerin ardından 1923’te imzalandı. Yeni Türk Cumhuriyeti sınırlarını kurdu ve daha önce Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan bölgeler üzerindeki egemenliğini tanıdı. Antlaşma ayrıca Türkiye’deki azınlıkların statüsü ve Türk Boğazlarının Semilitarizasyonu gibi konuları da ele aldı. Erdoğan’ın antlaşmaya ilişkin tartışmalı açıklamaları, İstanbul’daki siyasi bir mitingde yaptığı konuşmada geldi. Antlaşmayı Türkiye için bir “aşağılama” olarak eleştirdi ve ülkeye yabancı güçler tarafından dayatıldığını öne sürdü. Erdoğan’ın yorumları, Türkiye’de hem destek hem de eleştirilerle karşılandı, bazıları ulusal egemenlik konusundaki tutumunu övdü ve diğerleri sözlerinin potansiyel sonuçları hakkında endişelerini dile getirdi. Erdoğan’ın ifadelerinin eleştirmenleri, Türk tarihine revizyonist bir yaklaşımı yansıttıklarını ve ülkenin komşuları ve müttefikleriyle diplomatik ilişkilerini zayıflatma riskini yansıttıklarını savunuyorlar. Lausanne Antlaşması, modern Türkiye için temel bir belge olarak kabul edilmektedir ve meşruiyetine meydan okuma girişimleri bölge için geniş kapsamlı sonuçlar doğurabilir. Erdoğan’ın Lausanne Antlaşması hakkındaki açıklamaları, Türkiye’nin Yunanistan ve Kıbrıs ile bölgesel anlaşmazlıklara katıldığı Doğu Akdeniz’de artan gerilimler yaşıyor. Başkanın yorumları, bölgedeki daha fazla yükselme potansiyeli hakkında endişeleri dile getirdi ve devam eden çatışmaları çözmek için diyalog ve diplomasi çağrılarına yol açtı. Sözlerini çevreleyen tartışmalara yanıt olarak Erdoğan, Laus Antlaşması tarafından belirlenen bölgesel sınırlara meydan okumaya çalışmadığını vurgulayarak konumunu açıklığa kavuşturmaya çalıştı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütü PKK’nın fesih bildirisindeki tepki çeken ‘Lozan’ sözlerine değindi. Erdoğan, “Ben hiçbir konuşmamda bu gelişmelerin Lozan’la ilişkisinin olup olmadığına dair en ufak bir ifade kullanmadım. Sizler duydunuz mu benden? Ne millete seslenişlerde böyle bir beyanım oldu, ne dar kapsamlı toplantılarda bu tür bir açıklama yaptım. Böyle bir şey düşünmedik. Bunun Terörsüz Türkiye ile yakından uzaktan alakası yok. Bunlar maalesef duymuyorlar, uyduruyorlar.” dedi.
Erdoğan, Arnavutluk ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan silah bırakılmasına ilişkin olarak da “Sınırlarımız dışındaki teröristlerin silahlarının ne şekilde teslim edileceği ile ilgili komşularımızdaki muhataplarıyla da görüşmeler yürütülüyor. Bağdat ve Erbil yönetiminin bu süreçte nasıl yer alacağına ilişkin planlamalar var.” bilgilerini paylaştı.
-PKK terör örgütünün yapmış olduğu son açıklamada, biliyorsunuz Lozan’a bir vurgu yapılmıştı. Bu Lozan’a vurgu yapılması sonrasında sanki bu açıklamayı iktidar yapmışçasına tepkiler gelmeye başladı, eleştiriler gelmeye başladı. Hatta muhalefet Lozan’la ilgili çok böyle sert tepki gösterirken CHP lideri Özgür Özel, “Bu açıklamanın altında Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin imzası var” dedi. Oysa siz son grup toplantısında hani tabiri caizse 10 adım daha muhalefete yaklaşmıştınız ve orada bu sürece CHP’nin lideri Özgür Özel’in de vermiş olduğu desteği takdirle yad etmiştiniz. Fakat sizin bu açıklamanızdan sonra böyle bir açıklama geldi. Bunu nasıl değerlendireceğiz? Bu dil böyle mi devam edecek?
Ben hiçbir konuşmamda bu gelişmelerin Lozan’la ilişkisinin olup olmadığına dair en ufak bir ifade kullanmadım. Sizler duydunuz mu benden? Ne millete seslenişlerde böyle bir beyanım oldu, ne dar kapsamlı toplantılarda bu tür bir açıklama yaptım. Böyle bir şey düşünmedik. Bunun Terörsüz Türkiye ile yakından uzaktan alakası yok. Bunlar maalesef duymuyorlar, uyduruyorlar. Bu gelişmeler karşısında Doğu ve Güneydoğu’daki halkımın yaklaşımını çok önemsiyorum. Onlar da zaten Diyarbakır’da gereken cevabı verdi. Bizim muhatabımız milletimizdir, bölgedeki kardeşlerimizdir. Bizim ne dediğimiz, neyi desteklediğimiz, neyi öncelediğimizi de milletimiz çok iyi bilir. Bizim gündemimizde, terörün tamamen devre dışı, saf dışı bırakılması var. Terör örgütünün kendini feshetmesi, silahı bırakması var. Bunun eksiksiz, sorunsuz ve yol kazası yaşanmadan gerçekleşmesine odaklanıyoruz. Devletimizin birliği, bütünlüğü, üniter yapısı, rejimi, bayrağı, resmi dili gibi konuların tartışmaya açılmasına rıza göstermeyiz. Kimsenin tereddüdü olmasın, devletimiz, hükümetimiz gündemine hakimdir. Cumhur İttifakı tam bir dayanışma içindedir.,
SİLAH BIRAKMA NASIL OLACAK?
-Bu sürecin devamı için, Suriye’de Şam yönetimi ile yapılan anlaşmanın sonuçlarına mı bakılacak? Yine Bağdat ve Erbil yönetimlerinin teröristlerin silah bırakması ve bu silahların teslimi ile ilgili süreçlerdeki rolleri neler olacak?
Bundan sonra örgütün feshi ve silahların teslimi ile ilgili çalışmaların nasıl yapılacağı, devletimizin güvenlik birimlerinin takibindedir. Sınırlarımız dışındaki teröristlerin silahlarının ne şekilde teslim edileceği ile ilgili komşularımızdaki muhataplarıyla da görüşmeler yürütülüyor. Bağdat ve Erbil yönetiminin bu süreçte nasıl yer alacağına ilişkin planlamalar var. Silahların teslimi ve örgütün tamamen tasfiyesi gerçekleştiğinde ise birlik ve beraberliğimizi güçlendiren adımlarla terörün tamamen Türkiye gündeminden çıkışı sağlanacaktır. Annelerin, babaların yüreklerine su serpilecektir. Şiddetin tamamen devreden çıkması, sivil siyasetin güçlenmesini beraberinde getirecek. Türkiye’nin hedeflerine daha kolay ulaşması mümkün olacaktır. Bu adım, aynı zamanda Irak ve Suriye’nin de huzuruna, kalkınmasına, istikrarına hizmet edecektir. Biz halihazırda Suriye yönetimi ile çok iyi ilişkilere sahibiz. Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara iki kez Türkiye’ye geldi. Son derece verimli görüşmelerimiz oldu. Sorduğunuz soruyla ilgili ilk etapta Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, İstihbarat Başkanımız İbrahim Kalın ve Savunma Bakanımız Yaşar Güler görüşmeler yaptılar. Temaslarımız sürüyor. İnşallah umduklarımıza vasıl olacağız.”
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE’NİN NİHAİ HEDEFİ SİLAHLARI GÖMMEK”
-Sayın Devlet Bahçeli’yle birlikte 50 yıllık bir kâbusu bitirdiniz. Bu, aslında Nobel Barış Ödülü gerektiren bir adım, bir devrim. Çünkü PKK, tarihinde ilk kez, fesih ile birlikte, silah bıraktığını açıkladı. Bundan sonra beklenti ya da beklentilerimiz ne olacak? Tam olarak ne olduğunda biz “tamam işte oldu” diyeceğiz?
Terörsüz Türkiye’nin nihai hedefi bellidir. Silahları gömmek. Terör örgütünün silahlarını tamamen bırakması, fesih kararının eksiksiz biçimde uygulanması, illegalitenin terk edilmesi şart. Alınan kararların tatbikini çok yakından takip edeceğiz. Şehitlerimizin manevi hatırasına, şehit yakını ve gazilerimizin haklarına halel getirmeden terörsüz Türkiye’ye kavuşacağız. Terörün, Türkiye’nin gündeminden tamamen çıkmasıyla birlikte yepyeni bir dönemin kapısı aralanacaktır. Bakın, terör belası yıllarca bu ülkenin ayağına vurulmuş bir prangaydı. Hızımızı azaltan, ayaklarımızı bağlayan zincirleri kırmaya başladık.
Terör örgütünün, bulunduğu bölgeleri terk etmesiyle Güneydoğu’da, Doğu’da halaylar niye çekildi? Bütün bu halayların bir anlamı vardı. Artık Doğu’ya, Güneydoğu’ya huzur geldi diye benim vatandaşım orada halaylar çekti. Bölgeye gelen bu huzuru, bu refahı Tayyip Erdoğan kendi için istemiyor, ülkesi için istiyor, bölgesi için istiyor. Şunu bir defa çok iyi bilmemiz lazım. Bütünüyle bu bölgede ekonomik ayağa kalkış, bu huzur iklimiyle beraber olacak. Benim Doğu’daki, Güneydoğu’daki halkımın yaşamı çok daha farklı bir hale gelecek. Hem ticari hayat canlanacak hem de benim vatandaşım caddelerde, sokaklarda nefes alacak. Yaylalar canlanacak, ayağa kalkacak.
Çobanlarımız yaylada sürüsüyle beraber güvenli şekilde hayat sürdürebilecek. Ülkemin dört bir yanında da artık huzur, tam anlamıyla hissedilecek. Birkaç cılız ses çıkıyor, vatandaşımız sürece sahip çıktıkça bu sesler de kesilecek. Beklentimiz, terör defterinin bir daha açılmamak üzere kapanmasıdır.