Release the stress and find solutions

Ali Can POLAT

Türkiye hükümeti, “en kötüsü henüz gelmedi” tehdidiyle korkuturken, ülke giderek fakirleşirken siyasi çıkarlarını korumaya odaklanıyor. Hükümetin düşük ücret artışları, yüksek faiz oranları ve enflasyon yoluyla yanlış ekonomi politikalarından muzdarip olan vatandaşlar yoksulluğa çözüm bekliyorlar. Ancak, hükümetin siyasi hırsları halkın sabrını ve çabalarını yok ediyor.

Gerçekler göz ardı edildi

Hükümet ülkenin halının altındaki gerçek sorunlarını süpürürken, ilk İstanbul Metropolitan Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edildi, daha sonra 560 milyar tL (14.7 milyar dolarlık bir yolsuzluk iddiasıyla ilgili bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmanın bir sonucu olarak, hükümet merkez bankası rezervlerinden 50 milyar dolar harcadı.

Vatandaşlar sorunlarına çözümler beklerken, hükümet halkın parasını yakıyor. Ekrem İmamoğlu’ya karşı operasyondan bu yana bir ay geçti. Bu süre zarfında, Karaman organize Tayyar Yatırımının sahip olduğu modern çikolata fabrikasında bir çalışan, 12 Nisan’da maaşını alamadığı için silahla intihar girişiminde bulundu. Antalya’da, 60 yaşındaki Selim Cabala, buluşamayan Mobilya ressamı olarak çalışıyordu. Bir trafik kazasında devre dışı bırakıldıktan sonra, Cabalar önce işini, sonra evini kaybetti ve şimdi parkta kurduğu bir çadırda yaşıyor. Osmaniye’de vatandaşlar, hükümetin Türkiye’nin her köşesinde siyasi kasını esnetirken yerden kalanları topladıkları görüldü, halkı bugünün hızlı tempolu ve stresli dünyasından muzdarip bıraktı, yanlış gidebilecek her şeyi endişelendirmeye kapılmak kolay. İş son tarihlerinden kişisel ilişkilere kadar, bize kaygı ve strese neden olabilecek sayısız şey var. Ancak, problemler hakkında sürekli endişelenmek onları çözmek için hiçbir şey yapmaz. Aslında, genellikle işleri daha da kötüleştirir. Bu yüzden endişelerimizi bırakmak ve karşılaştığımız sorunlara çözüm bulmaya odaklanmak önemlidir. Olumsuz düşüncelere ve senaryolara kapılmak yerine, bir adım geri atmalı ve sorunlarımıza açık ve düz başlı bir zihniyetle yaklaşmalıyız. Bunu yapmanın bir yolu, sorunu daha küçük, daha yönetilebilir parçalara ayırmaktır. Sorunun temel nedenini belirleyerek, onu çözmek için ne yapılması gerektiğini daha iyi anlayabiliriz. Bu, bir eylem planı bulmamızı ve bir çözüm bulmaya yönelik adımlar atmamızı sağlar. Tüm problemlerin hemen çözülemeyeceğini hatırlamak da önemlidir. Bazı sorunların üzerinde çalışılması zaman alabilir ve sorun değil. Anahtar, ne kadar sürse de, bir çözüm bulmaya odaklanmak ve kararlı kalmaktır. Ayrıca, zor bir sorunla karşılaştığında başkalarından destek almak yararlıdır. Bir arkadaşınızla, aile üyesi veya profesyonel danışmanla konuşuyor olsun, dış perspektif almak değerli içgörü ve rehberlik sağlayabilir. Bazen, sadece endişelerimizle konuşmak, işleri daha net görmemize ve sorunu çözmek için yeni fikirler bulmamıza yardımcı olabilir. Nihayetinde, endişeleri bırakmak ve çözüm bulmaya odaklanmak, hayatın zorluklarına yaklaşmanın daha sağlıklı ve daha üretken bir yoludur. Olumlu, proaktif ve yeni olasılıklara açık olarak, en zor problemlerin bile üstesinden gelebilir ve diğer tarafta daha güçlü çıkabiliriz. Bir dahaki sefere kendinizi endişeyle tükettiğinizde, derin bir nefes alın ve kendinize bir çözüm bulma gücüne sahip olduğunuzu hatırlatın. Olumsuz düşünceleri bırakın ve sorunu çözmek için olumlu adımlar atmaya odaklanın. Sonunda sevineceksin

Ali Can POLAT

Türkiye’de iktidar ‘turpun büyüğü’ diye gözdağı vererek siyasi çıkarını koruma peşine düşmüşken ülke, her geçen gün daha da yoksullaşıyor. İktidarın yanlış ekonomi politikalarını düşük maaş zamları, yüksek faiz ve enflasyonla ödeyen vatandaş yoksulluğa çare bekliyor. Ancak iktidarın siyasi hırsları, vatandaşın bu sabrını ve emeğini yok ediyor.

GERÇEKLER GÖRÜLMÜYOR

İktidar ülkenin gerçek sorunlarını sümenaltı ederken, önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edildi, ardından İBB’de 560 milyar TL’lik (14.7 milyar dolar) yolsuzluk iddiasıyla soruşturma başlatıldı. İktidar, bu soruşturmanın etkisiyle sadece Merkez Bankası rezervlerinden 50 milyar dolar harcadı.

Vatandaş sorunlara çözüm beklerken iktidar, milletin parasını yaktı. Ekrem İmamoğlu operasonundan bu yana tam 1 ay geçti. Bu sürede Karaman Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Tayyar Yatırım’a ait Modern Çikolata fabrikasında, 12 Nisan’da, maaş alamadığı için eylem yapan işçilerden biri, “Faturamı ödeyemiyorum” diyerek tüfekle intihar girişiminde bulundu. Antalya’da 60 yaşındaki Selim Cabalar, geçinemediği için mobilya boyacılığı yapıyordu. Trafik kazasında sakat kalan Cabalar, önce işinden sonra evinden oldu şimdi parkta kurduğu çadırda yaşıyor. Osmaniye’de vatandaşlar semt pazarı toplanırken yerdeki artıkları toplarken görüntülendi. Yani Türkiye’nin her köşesinde iktidar siyasi güç gösterisi yaparken vatandaş açlık ve yoksulluğun pençesinde kıvrandı.

İşçi intihar ediyor, çiftçi iflasta, emekli aç kaldı

Türkiye’nin gerçek gündeminde yaşananlardan ve vatandaşın çözümbeklediği sorunlardan bazıları şöyle:

– İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre nisan ayının ilk iki haftasında üç çocuk/genç işçi, iş cinayetleri ile yaşamlarını yitirdi. 17 yaşındaki bir çocuk/genç işçi, intihar etti. Bir başka çalıştırılan çocuk da parmaklarını kaybetti.

Tarlaları don vurdu. Borç içinde yüzen çiftçi haftalardır hükümetten eylem talebi bekliyor. Çiftçi temsilcileri, “Çiftçiye destek olmazsanız yiyecek gıdamız kalmayacak” diye uyardı.

– İstanbul Beşiktaş’ta 70 yaşındaki Mehmet Amca, sokaklara iş aradığına dair ilanlar astı. Emekli maaşıyla geçinemeyen Mehmet amca için yardımsever iş insanları devreye girdi.

Çorum’da çiftçi Şenol Şahin, tarladaki ürününe alıcı bulamayınca çürüyen tonlarca soğanını çöpe attı.

– Sokak röportajında konuşan emekli bir kadın, “Ablamın eşi de benim eşim de vefat etti. 14 bin TL’lik emekli maaşımı ikiye bölüp yaşamaya çalışıyoruz” diyerek ağladı.

Hatay’da depremzedelerin tapusuna el konuldu. Depremzedelerin arazileri ‘rezerv alan’ ilan edildi ve yüzlerce mağdur aile Jandarma eşliğinde dövülerek arazilerinden çıkartıldı.

Foggo

Yoksulluk miras kalıyor

Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo, sık sık ziyaret ettiği yoksul mahallelerin gündemini aktardı. Çocukların okuldan koptuğunu belirten Foggo, “Ziyaret ettiğim hanelerde de artık eğitim alt basamağa indi, ailelerin önceliği artık kira ve gıda. Çocuklar ve aileleri artık eğitimi bir gelecek, bir umut olarak görmüyor. Her zaman söylediğim gibi bir çocuk eğitimden koptuğu anda yoksulluk döngüsüne girer ve yetişkin olduğunda da çıkma ihtimali yok denecek kadar azdır. Yani yoksulluk kalıcı hale geliyor ve çocuklar yoksulluğu miras alıyor” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir