MHP Başkanı Devlet Bahçeli’ye göre, Türkiye’nin tüm alanlarda milliyetçiliği ve ulusal yönelimi benimsemesi şüphesiz gereklidir.
Bahçeli, “81 yıl önce, kalplerinde milliyetçiliği savunan bir avuç cesur aktivist, karanlığı delen düşünce ve eylemin işaretleri olarak inanç ve iradenin sembolleri olarak ortaya çıktı. Baskı, zulüm, zorluk ve muazzam mücadele ruhu ile acı çekmediler. ve tarih, kültür ve ulusal değerlerin olanakları ve ilhamları olan zihinler, bu ahlaki duruşun doğal ve doğru bir sonucu olarak baskı, dayatma ve hakimiyet sarmalını reddetti. “
Bahçeli ifadesinde aşağıdakileri ifade etti:
-sivil, demokratik ve özgürlük temelli çağrılar yoluyla halkla milliyetçiliğin yakınsamasında önemli bir rol oynadılar. Türk milliyetçilerine yarım metre hücrelerde verilen işkence, Türk anavatanına olan sadakatlerini veya Türk ulusuna olan sevgilerini azaltmadı; Aksine, onları daha da güçlendirdi ve güçlendirdi. 1940’ların kutuplaşmış toplum ve kemikleşmiş yönetişim yapısında, akıl, adalet, bilgi ve idealleri temsil eden milliyetçiliğin asil figürleri hedefler, heyecan kaynakları ve gelecek nesillere saygı nesneleri haline geldi.
-Oldukça patolojik ve zararlı hedeflere sahip bazı politik ve ideolojik çevrelerin milliyetçiliği ırkçılıkla eşitlemeye devam ettiği gözleniyor; milliyetçiliği birleştirici, kısıtlayıcı ve boğucu bir şekilde tasvir etmeyi amaçlamak.
-Those who cannot admit the unifying, integrating, and complementary nature of nationalism, and those who cannot accept its dynamic and open-to-development aspects are heralds of globalization with a cosmopolitan mindset who feel extreme discomfort with national existence, national identity, and national valuesMilliyetçilik, Türkiye’nin tarihinde ve bugününde önemli bir yere sahip olan bir ideolojidir. Türk milletinin birlik ve beraberliğini korumak, vatanın bütünlüğünü sağlamak ve milli değerlere sahip çıkmak amacıyla ortaya çıkan milliyetçilik, Türkiye’nin geleceği için de bir gerekliliktir. Bu noktada, Milliyetçi Hareket Partisi’nin lideri Devlet Bahçeli’nin milliyetçilik anlayışı ve politikaları önemli bir rol oynamaktadır.
Devlet Bahçeli, Türk milliyetçiliğinin önemini ve gerekliliğini her fırsatta vurgulamaktadır. Türk milletinin birlik ve beraberliğini korumanın, vatanın bütünlüğünü sağlamanın ve milli değerlere sahip çıkmanın Türkiye’nin geleceği için hayati bir öneme sahip olduğunu savunan Bahçeli, milliyetçilik ideolojisini her platformda desteklemektedir.
Bahçeli’nin milliyetçilik anlayışı, Türk milletinin tarih boyunca yaşadığı zorluklara ve mücadelelere dayanmaktadır. Türk milletinin geçmişte yaşadığı acıları unutmamak, milli kimliğe sahip çıkmak ve vatan sevgisini canlı tutmak, Bahçeli’nin milliyetçilik anlayışının temelini oluşturmaktadır.
Milliy
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye’nin her alanda milliyetçiliğe ve milli yönelişe ihtiyacı olduğu kuşkusuzdur.” görüşünü savundu.
Bahçeli, “81 yıl evvel milliyetçiliği gönüllerinde bayraklaştıran bir avuç cesur dava insanı; inancın ve iradenin timsali olarak sivrilmekle beraber karanlıkları yaran fikir ve eylem aydınlığının burcu olarak serpilmişlerdir. Eziyet, zulüm, çile ve cefaya direne direne muazzam bir mücadele ruhunun da mümessili olmuşlardır. Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’in de aralarında bulunduğu 23 şuurlu Türk milliyetçisi gayri milli akım ve aklın senaryolarına tarih, kültür ve milli değerlerin imkân ve ilhamıyla karşı çıkmış, karşı durmuşlardır. Bu ahlaki duruşun doğal ve doğru sonucu olarak baskı, dayatma ve tahakküm sarmalını reddetmişlerdir.” dedi.
Bahçeli açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
-Sivil nitelikli, demokratik menşeli ve hürriyet temelli çağrılarıyla milliyetçiliğin halkla buluşmasında mühim rol oynamışlardır. Yarım metrekarelik tabutluklarda Türk milliyetçilerine yapılan işkenceler, onların Türk vatanına bağlılıklarını, Türk milletine sevdalarını azaltamamış, bilakis daha da kamçılamış, daha da yüreklendirip güçlendirmiştir. 1940’lı yılların kamplaşmış toplum, taşlaşmış yönetim yapısında; aklı, hakkı, irfanı ve ideali temsil eden milliyetçiliğin soylu isimleri, sonraki nesiller için elbette hedef, heyecan ve hürmet kaynağı olmuşlardır.
-Maksat ve muratları oldukça marazi, bir o kadar da mahsurlu olan kimi siyasi ve ideolojik çevrenin milliyetçiliği ırkçılıkla aynı kategoriye sokmaya; tektipleştirici, daraltıcı ve boğucu bir yapıda göstermeye devam ettikleri gözlemlenmektedir.
-Faşizmle milliyetçiliği, ırkla milleti bir ve aynı görmek, bu puslu alanda Türk milliyetçiliğini karalamak ve kötülemek niyetiyle fırsat kollamak en hafif tabirle cahillik ve milletin ruh köküne yabancılaşmaktır. Milliyetçiliğin birleştirici, bütünleştirici ve tamamlayıcı vasfını itiraf edemeyenler, dinamik ve gelişmeye açık yönünü kabullenemeyenler milli varlık, milli kimlik, milli değer hükümlerinden aşırı rahatsızlık duyan kozmopolit zihniyetli küreselleşme havarileridir.
-Milliyetçilik geleceğin rehberi, içinde bulunduğumuz çağın eskimeyecek vizyonu, milletin yegane güvencesi, ekonomik gelişmenin motoru, demokrasi ve özgürlüklerin teşvikçisi, teminçisi ve tedarik mihveridir. Milliyetçilik, millete mensubiyet ve sevdanın düşünce kalıbına dökülen muazzez mecmuu olmasının yanında çağdaş, modern ve insana ait olan değerleri önceliğine alan, önemli addeden, bunları sonsuzluğun ufuk çizgisiyle buluşturmayı amaç edinen birlikte yaşama ve kardeşlik projesidir.Türkiye’nin her alanda milliyetçiliğe ve milli yönelişe ihtiyacı olduğu kuşkusuzdur.
-Ayırma, dağıtma, bölme, dışlama, yabancılaştırma milliyetçiliğin lügatinde olmayan anomiler, milliyetçiliğin diline aykırı anormallikler olarak değerlendirilmeli ve böyle anlaşılmalıdır.
-Türk milliyetçiliği onurlu ve bağımsız yaşamanın, milli kimliğe sahip çıkarak istiklal ve istikbalimize aracısız ve bağlantısız tam egemen olma düşüncesinin fonksiyonel hale gelmiş bir ifadesidir. Milliyetçiliği sloganlarda arayıp basit şablon ve klişelere hapsedenlerin ucuz ve uçuk söylemlerine; izinli, icazetli, istismarcı ve inkarcı hamasi ezberlerine ne aldanacak ne de itibar edecek vardır. Fikri yaşatan, fikir namusunu canlı tutan ahlaki sorumluluk duygusu, aynı zamanda vakar ve vefa erdemidir. Bu erdemden muaf olanların 3 Mayıs’ı özüyle idrak ve ifadesi aklın, makuliyetin ve mantığın yok sayılmasıdır, yani boşuna bir hevestir.
-Bu duygu ve düşüncelerle, bir anma, bir hatırlama günü olan 3 Mayıs Milliyetçiler Günü’nde, başta merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey olmak üzere, 3 Mayıs 1944 olaylarının merhum kahramanlarını, dava ve ülkü şehitlerimizi rahmet, şükran ve minnet hislerime yad ediyorum.